- harcanmak
- израсходовать, тратить
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük. В.И. Макаров. 2005.
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük. В.И. Макаров. 2005.
harcanmak — nsz Harcama işi yapılmak, harcama işine konu olmak Bu işe çok para ve emek harcandı … Çağatay Osmanlı Sözlük
araya gitmek — harcanmak, kaybolmak, karışıklığa kurban olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarçur — is. Gereksiz yerlere harcayıp tüketmek anlamındaki çarçur etmek ve gereksiz yere harcanmak, ziyan olmak anlamlarındaki çarçur olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz Birikmiş parasını, elindeki sermayeyi çarçur etmesinden koruyabilmek için yine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fon — is., ekon., Fr. fond 1) Belirli bir iş için gerektikçe harcanmak üzere ayrılıp işletilen para, kaynak Karşılıklı paralar fonundan beş yüz milyon lira Millî Savunma hizmetlerine tahsis edilmişti. A. İlhan 2) ekon. Bir kuruluşun mali kaynaklarının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
harcanma — is. Harcanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölümlük — is., ğü Bazı kimselerin, öldüklerinde cenazelerinin kaldırılmasına harcanmak için biriktirdikleri para Birleşik Sözler ölümlük dirimlik … Çağatay Osmanlı Sözlük
örtülü ödenek — is., ği Gizli tutulan işlerde harcanmak için yetkililerin emrine verilen para, tahsisatımesture … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüketici sayacı — is. Harcanmak üzere tüketim mahalline sevk edilen gazı ölçmekte kullanılan cihaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
vergi — is. 1) Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir … Çağatay Osmanlı Sözlük